EkonomiMühendislik Bilimleri

Antik Çin Ekonomisi

Antik Çin Ekonomisi

Antik Çin Ekonomisi ;  Antik Çin m. ö. 5-3 binlerde Huanhe nehri havzasında Neolitik kültürü bazında şekillenmiştir. Huanhe havzası Antik Çin uygarlığının şekillendiği temel arazi idi. Uzun dönem içinde söz konusu arazi göreceli dışlanmış şekilde gelişmiştir. Sadece m. ö. I binyılın ortalarından arazınin genişlemesi süreci öncelikle Yantzı havzası, sonraları ise güneye doğru ilerlemiştir.

Çin uygarlığının temel özelliği daha fazla doğal ortamın özgünlüğü ile nitelendirilmektedir. Şöyle ki, Antik Mısır ve Sümer uygarlıklarından farklı olarak Çin uygarlığı daha az elverişli olan ortamda şekillenmiştir ki, bu da devletin kuruluşunun daha fazla (Antik Doğu ile karşılaştırıldığında) zamanda gerçekleşmesine sebep olmuştur. Aynı zamanda, yukarıda belirttiğimiz gibi, Çin’in dışlanması edilmesi sebebi de az önemli olmamıştır.

Tahminlere göre, Çin m. ö. II binyılın ikinci yarısına kadar diğer uygarlıklardan dışlanmış şekilde gelişmiştir. Antik Çin uygarlığının ilk ocaklarının sulama türü olmaması, onu “hidrolik” toplumlardan – Antik Mısır, Antik Mezopotamya, Antik Hindistan – önemli ölçüde farklı yapıyordu. Antik Çin’de sulama sistemleri sadece m. ö. I binyılın ortalarından başlayarak oluşmaya başlamıştır. Genellikle, Çin’in tarihinde Konfüçyüs’ün düşünceleri
önemli rol oynamıştır.

Çin tarihi geleneksel olarak Şan devletinden  5 efsane olmuş imparatordan başlanmaktadır. Bu dönem Çin tarihinde bilgelik, adalet ve hoşgörünün altın yüzyılı olarak adlandırılmaktadır. Neolitik döneminin sonunda (m. ö. II binyıllık) Huanhe havzasında şehir- devletler oluşur. Bunların arasında gelişmiş tunç kültürüne sahip olan Şan’in (“Büyük şehir Şan”) özellikle seçiliyordu. Şan ‘in döneminde yüksek kaliteli tunç savaş teknikleri, ev eşyaları, kuyumculuk ürünleri yaygın olmuştur. Bazı araştırmacılar böyle bir düşünmektedirler ki, Çin uygarlığının oluşumunda m. ö. II binyılın ortalarında Orta Asya’ya göç etmiş Hint-Avrupa aşiretleri önemli rol oynamışlardır. M. ö. XIII-XII yüzyıllarda Şan şehir devletinin siyasi yapısı üç eşit olmayan bölümden oluşmuştur:

  1. İç alan: hükümdarın (Van’ın) ve onun merkezi yürütme kurulunun doğrudan kontrolünde bulunan yerler;
  2. Ara alan: başkenti kökenli yerel hükümdarlar tarafından (Van’a bağlı) yönetilen çok sayıda bölgesel bölümler;
  3. Dış alan: çeşitli kavimlerin yaşadığı alanlar. Bu kavimlerin yöneticileri Van’ın yönetimini kabul eder, fakat ondan bağımsız olarak – bağımsız faaliyet gösteriyorlardı.

Şan devletinin yerine m. ö. 1027-771 yıllarında Batı Çjou devleti geliyor. Bu devlet yeteri kadar büyük olsa da, dayanıklı değildi. Bu dönem devletin etnik çeşitliliği ve sağlam ekonomik, sosyo-politik ilişkilerin yokluğu ile nitelendirilmektedir. Yönetim alanına tarım sektörlerinin ortak işlenen alanları, işçilik ve inşaat, vergi ve ödemelerin alınması, mahkeme vb. dahil idi.

Toprak üzerinde mülkiyet hükümdara, onun yakın çevresine, memurlar aittir. Onların her birinin tam hakimiyeti altında bulunan toprak payı (udel) vardı. M. ö. VIII yüzyıldan başlanan ulusal siyasi dalgalanmalar daha az alanı kapsayan Doğu Çjou devletinin ve çok sayıda bağımsız çarlıkların oluşması ile sonuçlandı.

Marksizm’in feodalizm adlandırdığı çağ Çin’de, ortaçağ Avrupası’ndan farklı olarak sosyo-ekonomik değil, sosyo politik özellik taşımıştır (yani ekonomik ilkelere yok, ilişki ve teslimiyet sistemine dayanıyordu). Batı Çjou için bir basamaklı, Doğu Çjou için ise çok basamaklı hiyerarşi özgü idi: Hükümdarlar; resmi vassal bağımlılığı olanlar (toprak payları – udelleri olanlar) – udellerin özerk hükümdarları; hizmetçi Şiler (düşük yönetim sınıfına ait unvan, şövalye arması olmayan vassallar); Tsin DAFU -ünvanlı asilzadeler (mülkiyeti olmayan, orduya hizmet edenler). Bütün basamaklarda “benim vassalımın vassalı benim vassalım değil” şeklinde ortaçağ ilkesi hakim idi. Çin feodalizminin temel özelliğine şunları ait mümkündür:

  1. Hiyerarşi normları ve vassal yükümlülüklerini net uyulması;
  2. İktidara ve görevlere mümkün iddialarda klan akrabalık ilişkilerinin dikkate alınması;
  3. Ağaya bağlılık;
  4. Savaş meydanlarında, aynı zamanda görev sorumluluklarında kabul edilmiş davranış kurallarına uyulması;
  5. Asilzadelere saygı, statüye vygun olarak etik standartların beklenmesi.

Ülke içi mücadelenin güçlenmesi hükümdarların birçoğunu reformlara başlamaya mecbur etmiştir:

1. Udellerin zayıflaması ve iç yönetimin güçlenmesi. M. ö. VII-VI yüzyıllarda udel yaratma pratiğine son verildi. Hizmetlere göre şartlı görev toprakları hediye edilmeye başlandı. Toprak tamamen hükümdarın mülkiyetine geçti. Uyezdler oluşturuldu ve memurlar tarafından yönetilmeye başlandı.

2. Nesil saygınlığının zayıflaması: Görev ve başlıca pozisyonlara atamalarda klan akrabalığı temel olarak alınmıştı. Görev basamakları ile yükselme ittifakla, kişisel başarılarla belirleniyordu. Aslında bunlar, anlam itibariyle idari-bürokratik sistemin feodalleşmesi idi.

M. ö, V-III yüzyıllar Çin tarihinin “demir çağı” adlandırılır. Demirin kullanılmaya başlanması uygarlığın gelişmesine güçlü teşvik göstermiştir:
– Yeni toprakların dolaşıma katılması;
– Sulama cihazlarının hızlı artışı;
– Pazar için işçilik ürünlerinin hazırlanması;
– Üretimin miktarının hızlı artışı;
– İşçiliğin, ticaretin, kredi işlemlerinin, faizin, ürün-para ilişkilerinin gelişimi;
– Topluluğun dağılmaya devam etmesi (kira, ücretli emek, borçluların köleye dönüşmesi, borca göre aile üyelerinin satılması);
– Kölelerin sayılı olması ve özellikle cariye gibi kullanımı;
– Silahların gelişmesi;
– Savaşların özellik ve ölçüsünün değişmesi.

Bu dönemde 7 büyük cari oluşmuştur: Bey, Çjao, Han, Tsin, Tsi, Yan, Çu. Radikal reformlar Tsin Çarlığının döneminde (m. ö. IV yüzyılda – Şan Yan) yapıldı:

I. Topluluk topraklarından kullanımının ciddi şekilde biçimlendirilmesi:
– büyük aileler daha küçük ailelere bölünmelidir ve onların her birinin kendine özgü üretim alanları oluşturulmalıdır;
– karşılıklı ilişki sistemi: 5’lik ve 10’luklarda birleşmeler, birbirine kontrol ve karşılıklı sorumluluk;
– Diğer çarlıklardan olan göçmenlerin elverişli şartlarla Tsin topraklarında istihdam edilmesi (temel amaç tsinlerin orduda hizmet için işten ayrılmasıdır).
– Askeri alanda reformlar; askerlerin otoritesinin arttırılması;
– Zenginleşmiş iş adamlarının devlet kontrolüne alınması;

II. Reformların bir sonraki dalgası m. ö. 350 yılından başlayan:
– Ülke-memurlar tarafından yönetilen uyezdlere bölünür;
– Ölçü ve tartı sistemlerinin eşitlenmesi yapılır;
– Toprak payları köylülere verilir.

Reformlarin sonucunda ekonominin ve sosyal ilişkilerin gelişme temposu his edilecek düzeyde gelişmiştir. M. ö. VII yüzyıldan yapılan reform ise merkezi devletin güçlenmesine,
Çin’in birleşmesi ve imparatorluğa dönüşmesine neden olmuştur. Bu süreç m. ö. 221 yılında sona erdi ve Tsin İmparatorluğu kuruldu. Sosyo- ekonomik hayatta ve yönetim sisteminde seri olarak reformlar uygulanmaya başlandı. Büyük Çin Seddi de işte bu dönemin ürünüdür.

HACIYEV, Ş., & BAYRAMOV, E. (2013). Dünya Ekonomi̇si̇ni̇n Tarihi. Ankara: Gazi Kitabevi.

turklib

2020 yılının son gününde hayata geçen bu projeyle birlikte popüler konular hakkında kaynağı olan bilgilere en kısa yoldan ulaşabileceksiniz. Ayrıca turklib.org’un instagram sayfasından güncel olarak alanda yapılmış araştırmaların inceleme gönderilerini de görebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu